Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, gerçekleştirilen ihracatların büyük çoğunluğu denizyolu kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Özellikle maliyet açısında sunduğu avantajlar, bu taşıma türünün çok sık kullanılması sonucunu beraberinde getirmiştir. Aynı zamanda, deniz aşırı ülkelere havayolu dışında tek alternatif olması, denizyolu taşımacılığını vazgeçilmez kılmaktadır.

Çok geriye gitmeden, geçen yılın son çeyreğine bakıldığında, maliyet avantajı yaratan denizyolu taşımacılığı son 6 ayda ilginç bir ivme ile neredeyse havayolu ile maliyet açısında rekabet edecek hale gelmeye başlamıştır. Armatörlerin bilinçli olarak navlunda ihracatçıya dibi gösterip bir anda her ay neredeyse bir önceki ayı ikiye katlayan navlun artışlarıyla ihracatçıyı karşı karşıya bırakmaları, yakın geçmişte çok da alışık olmadığımız bir durum olarak karşımızda bir dağ misali durmaktadır. Geçen yıla göre, ihracat oranlarında çok büyük bir artış olmamasına rağmen, ihracatçının neden gemilerde yer bulamadığı ya da yükleyebilecek uygun konteyneri sağlayamadığı sorusu, yukarıda bahsetmeye çalıştığım navlun artış probleminin kısmi de olsa kaynağını açıklamaktadır.

Büyük gemilerin uğraklarının azaltılması, boş ekipmanın talep edilenden çok daha az getirilmesi bilinçli olarak Türkiye’de navlun artışı için atılmış adımlardır. Bunu global bir artış gibi göstermeye çalışmak ise son derece sağlıksız bir yaklaşım olacaktır. Türkiye’nin en yoğun ihracat limanı olan Ambarlı Limanı’nda, bugün Uzakdoğu’ya göndermek için ekipman bulunamazken ve navlun olarak $ 1200’ler telaffuz edilirken, aynı varış noktası için, Ambarlı’dan çok daha yoğunluk seviyesi az olan Yunanistan’ın Selanik Limanı’nda istediğiniz kadar konteyneri neredeyse üçte bir fiyatına bulabilmek, sanki bir şeylerin daha planlı olarak bu noktalara getirildiğini gösteriyor hepimize.

Yazımın başında belirttiğim üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, yerli armatörlerin Akdeniz ve Karadeniz havzasında sıkışmış olması, okyanus aşırı destinasyonlarda yabancı orijinli armatörlere bağımlı olmamız Türkiye’nin konteyner taşımacılığı konusundaki en büyük handikapı olarak karşımızda durmaktadır. Yakın gelecekte ne olur bilinmez ancak bu artışın gayet suni şekilde ilerlemesi, özellikle fiyatta Çin ile rekabette zorlanan herkesin artık coğrafi üstünlüğünü de kullanamaması anlamına gelecektir. Karayolu alternatifinin kullanılabildiği ülkelere ihracat gerçekleştiren firmalar bir nebze daha şanlı görünmekle birlikte, özellikle güney coğrafyamızda yaşanan siyasi istikrarsızlık, savaş halinin uzun sürmesi gibi nedenlerle, ihracat rakamlarımızın yüksek olduğu Ortadoğu coğrafyasına da karayolu alternatifini neredeyse imkansız kılmaktadır. Bu gidiş bir yerde mutlaka sonlanacaktır ancak o ana kadar, piyasada var olan bu yüksek rakamların piyasa rakamı olarak yerleşmesi en istenmedik noktadır.

Alternatif çözüm ya da taşıma yolları bulunması durumunda bu sorun kendiliğinden mutlaka yok olacaktır, umudumuz ise navlun rakamlarının bundan sonra da bu hızla artmaması, olması gereken piyasa değerlerine inmesidir.

 

Melih Polat

02.05.2017/ Kayseri